31 Ekim 2010 Pazar

Meğer...

Gelelim bize; Nerden başlasam bilemiyorum aslında, kırıp dökülen kalplere mi yoksa geri kazanılan yarım kalmış sevgimizden mi?

Her defasında gülümsedim hayata, her defasında yaralarımı hep kendim sardım, kendim iyileştirdim.Yoktun yanımda çoğu zaman, ihtiyacım olan her dakika başka nefeslerde nefes alıyordun.Bir dolu kötü günler gibi bir dolu güzel günlerde yaşandı.Sonu gelmez derdim hep, ne kavgalarımızın ne de sevgimizin ama geliyormuş meğer, konuluyormuş bir başka el insanları.Ölüm gibi bir şeymiş bu aşk daha doğrusu hayat gibi, doğup, büyümek ve ölmek gibi.Her dev aşkların bir sonu oluyormuş meğer.En çok şunu öğrendim aslında bu acı günlerde; hayat aslında bir oyunmuş, sadece perde, oyuncular ve seyirciler varmış...Oyuncular aşkı yaşayan iki tarafmış, seyirciler ise o aşk bittiğinde araya giren insanlar...İzlemişler uzaktan uzağa aşkları sonra öğrenmişler, kim kime nasıl davranmalı ve perde'nin hayatta ki yeride aşk bittiği noktadaymış yani son o son kapanış tekrar açılmazmış meğer.Ne yazık ki hayatımda kullandığım en çok kelime meğer oldu, o kadar şaşırdığım olaylar, inanmak istemediğim gerçekler varmış ki bu hayatta bana hep meğer dedirtmiş.Keşke ''meğer''lerin yerini doğrular alsaymış, keşke doğru tanıyıp, doğru yorumlaya bilseymişiz insanları ama nerde?Yok o tür doğruluklar sadece aile içlerindeymiş MEĞER.Zamanı durdurmak ya da geriye alamamak diye bir şey yok aslında, biz istersek her güzel şey tekrarlanır, her şey geriye sarılır mutlak olan şey insan adımlarını rahatlıkla değil mantıkla atlmalı ki sonra o rahatlıklar bir gün bize batmasın...

Hayat buymuş meğer...

19 Ekim 2010 Salı

Kör Gözler

Hayat garipmis meger bunu gozun korken goremiyormussun ama ne zaman ki insanlarin gercek yuzu ortaya cikiyor, ne zaman ki sana gercek deger veren yeni insanlari taniyorsun iste o zaman anliyorsun hayatinda ki fazlaliklari.Ne bosa harcamisim zamanı diyorsun, guzelmis evet ama geciciymis diyorsun ve o zaman anliyorsun ki hayat garip.Yarin hayatta olucagimizin garantisi yok, hic bir seyin yok.Küslükler, nefretler, yeni insanlar icin kirilan eski kalpler...Bunlar hayatta ki gereksiz parcalar.Sadece bir yönden görursun doguruyu, hayatina yeni taniyip soktugun insanlari tanidikca anlarsin ki kirdigin kalpler icin degmezmis.Sana deger veren, seninle mutlu olan, sana asik olan, sana bebeği gibi bakan, seni büyüten insanlar seni bir kac aylik insanlara tercih etmisse onun hayatinda sana hic yer yokmus bunu görur o kör gözler acildiginda.Hayati renkli görur, alamadiği tatlarin en guzelini alir gözler acildiginda.''Hayat sensizde devam ediyormuş'' dersin kendi kendine, belki avutursun bu sözlerle kendini ama gercek bu, kimse icin ölünmüyor ve kimse icin yaş dökmeye degmiyor.Senin icin yaş döken zamaninda, simdide döküyor mu?Seni özleyen simdide özluyor mu? Hayir o halde sende özleme sende yaş dökme degmiyor, saygi, sevgi kalmiyor,biraktirmiyor sana bunlari, madem o insanın suan biri varsa hayatında eger suan ki insani hak etmistir, sen ona fazla gelmissindir.Gereksiz zaman harcayan, gereksiz insanlarla olan oysa eger sen sadece gül ve gec cünku artik iyi olmak biz insanoğluna yetmiyor iyiligi anlamiyoruz o yüzden sende aci veren bir gülümsemeyle gül hayata ve sana bunları yapana.