30 Aralık 2010 Perşembe

Mutlu Yıllar !!!

Her yıl yeni maceralar ile başlar, yeni aşklar, yeni heycanlar ve yeni mutsuzluklar...Geri'de bıraktığımız kötü yaşanmış olan her şey bu yeni yılda bizlerin peşini bırakıp yep yeni bir sayfama açmamıza neden olsun, tertemiz, saf ve iyi niyet dolu insanlarla açılsın bu sayfalar.Her ne yaşarsak yaşayalım, iyisini de kötüsünüde ayırt edemeyiz ne yazık ki çünkü o an doğru kararı ya da yanlış kararı farkına varamayız nedeni ise içinde bulunduğumuz an'lar oldukları için...Fakat günler geçtikçe anlarız hatalarımızı, günler geçtikçe kararlarımız doğru raylara oturabilir ve o zaman şunu demeliyiz aslında; ben çok hata yapmışım ya da çok pişmanlıklarım, keşkelerim olmuş işte bunu gördüğümüz an, kendi kendimize bunu düşünebilidğimiz an eski hatalar tekrarlanmamak üzere kapatılmalı ve yeni yılda bunlardan uzak durulup daha dikkatli hareket edilmeli...2011 yılı hepimize sağlık, şans, huzur, aşk, para getirsin her yeni yıl bir öncekinden daha güzel olsun.Dilerim herkesi mutlu bir sene bekliyordur...İYİ SENELER, MUTLU YILLAR...:)))!!!

31 Ekim 2010 Pazar

Meğer...

Gelelim bize; Nerden başlasam bilemiyorum aslında, kırıp dökülen kalplere mi yoksa geri kazanılan yarım kalmış sevgimizden mi?

Her defasında gülümsedim hayata, her defasında yaralarımı hep kendim sardım, kendim iyileştirdim.Yoktun yanımda çoğu zaman, ihtiyacım olan her dakika başka nefeslerde nefes alıyordun.Bir dolu kötü günler gibi bir dolu güzel günlerde yaşandı.Sonu gelmez derdim hep, ne kavgalarımızın ne de sevgimizin ama geliyormuş meğer, konuluyormuş bir başka el insanları.Ölüm gibi bir şeymiş bu aşk daha doğrusu hayat gibi, doğup, büyümek ve ölmek gibi.Her dev aşkların bir sonu oluyormuş meğer.En çok şunu öğrendim aslında bu acı günlerde; hayat aslında bir oyunmuş, sadece perde, oyuncular ve seyirciler varmış...Oyuncular aşkı yaşayan iki tarafmış, seyirciler ise o aşk bittiğinde araya giren insanlar...İzlemişler uzaktan uzağa aşkları sonra öğrenmişler, kim kime nasıl davranmalı ve perde'nin hayatta ki yeride aşk bittiği noktadaymış yani son o son kapanış tekrar açılmazmış meğer.Ne yazık ki hayatımda kullandığım en çok kelime meğer oldu, o kadar şaşırdığım olaylar, inanmak istemediğim gerçekler varmış ki bu hayatta bana hep meğer dedirtmiş.Keşke ''meğer''lerin yerini doğrular alsaymış, keşke doğru tanıyıp, doğru yorumlaya bilseymişiz insanları ama nerde?Yok o tür doğruluklar sadece aile içlerindeymiş MEĞER.Zamanı durdurmak ya da geriye alamamak diye bir şey yok aslında, biz istersek her güzel şey tekrarlanır, her şey geriye sarılır mutlak olan şey insan adımlarını rahatlıkla değil mantıkla atlmalı ki sonra o rahatlıklar bir gün bize batmasın...

Hayat buymuş meğer...

19 Ekim 2010 Salı

Kör Gözler

Hayat garipmis meger bunu gozun korken goremiyormussun ama ne zaman ki insanlarin gercek yuzu ortaya cikiyor, ne zaman ki sana gercek deger veren yeni insanlari taniyorsun iste o zaman anliyorsun hayatinda ki fazlaliklari.Ne bosa harcamisim zamanı diyorsun, guzelmis evet ama geciciymis diyorsun ve o zaman anliyorsun ki hayat garip.Yarin hayatta olucagimizin garantisi yok, hic bir seyin yok.Küslükler, nefretler, yeni insanlar icin kirilan eski kalpler...Bunlar hayatta ki gereksiz parcalar.Sadece bir yönden görursun doguruyu, hayatina yeni taniyip soktugun insanlari tanidikca anlarsin ki kirdigin kalpler icin degmezmis.Sana deger veren, seninle mutlu olan, sana asik olan, sana bebeği gibi bakan, seni büyüten insanlar seni bir kac aylik insanlara tercih etmisse onun hayatinda sana hic yer yokmus bunu görur o kör gözler acildiginda.Hayati renkli görur, alamadiği tatlarin en guzelini alir gözler acildiginda.''Hayat sensizde devam ediyormuş'' dersin kendi kendine, belki avutursun bu sözlerle kendini ama gercek bu, kimse icin ölünmüyor ve kimse icin yaş dökmeye degmiyor.Senin icin yaş döken zamaninda, simdide döküyor mu?Seni özleyen simdide özluyor mu? Hayir o halde sende özleme sende yaş dökme degmiyor, saygi, sevgi kalmiyor,biraktirmiyor sana bunlari, madem o insanın suan biri varsa hayatında eger suan ki insani hak etmistir, sen ona fazla gelmissindir.Gereksiz zaman harcayan, gereksiz insanlarla olan oysa eger sen sadece gül ve gec cünku artik iyi olmak biz insanoğluna yetmiyor iyiligi anlamiyoruz o yüzden sende aci veren bir gülümsemeyle gül hayata ve sana bunları yapana.

23 Eylül 2010 Perşembe

Sensizlik

Yeni heycanlarimi sensiz yasiyorum.Sen ne yapiyorsun bensiz?Sadece izliyor musun uzaktan beni, sadece guluyor musun bana yoksa aglayipta bana mi gostermiyorsun?Ozluyorum seni, ozluyorum gecmisimizi, kokunu.Uzun surdu ayrilik, yol alamadik seninle guzelliklere, yalniz biraktin beni bu kotu dunya da yalniz birakip bakmadan arkana gittin.Nerde bana verdigin sozler, yeminler?Yok uctular gittiler artik sadece eskileri canladirir oldum kafamda.Buna izin verme, sensizlikte olan gunlerimi seninle paylasmama izin ver, tadi yok hic bir yeniligin, tadi yok sensizligin...

22 Eylül 2010 Çarşamba

Arzularini Kendine Cagir

Cagirirsan gelir arzuladigin dusler, zor degildir hayatta olan hic bir sey.Uzak gibi gozukur sana ama aslinda yanibasinda dir tum guzellikler.Varamayiz farkina, neyin varmisiz ki suana kadar guzelliklerin?Sadece olasiliksiz dusunmeyi seviyoruz biz insanlar.Peki neden?Bir tek ben miyim acaba derdim ama degilmisim, herkes kendini bu hayatta umutsuz gorup basariya ulasiyor aslinda.Ask, para, saglik, mutluluk, basari bunlarin hic biri hayal degil olamazda, gerceklestirmek sadece bizim elimizde, ne kadar pozitif bakarsak hayata ne kadar cok istersek bir seyi elbet gelir sana er ya da gec ama gelir.Aci verir belki geldiginde belki ayaklarini yerden kesercesine mutlu eder ama gelir iste o zaman sen o kadar arzuladigin seylerin degerini olcebilirsin kendinde, gercekten istemismisin yoksa sadece icinde mi kalmis duygularin nokta konulmadi diye kesin cevaplar veremiyorsun kendine?Ne olur sanki insanlar her seyden mutlu olsa her daim gulse, hic bir seye asla hayir demese?Bana gore hayatta ki paha bicilemez tek sey; insasin kendine guveni olmasidir cunku ancak o zaman istedigii yerde gorebilir kendini.Korkmayalim, uzaklasmadan yaklasalim her seyi guzel dusunelim...

2 Eylül 2010 Perşembe

Cevapsız Sorular

Her zaman korktum kendime bizi sormaktan, sonumuz ne olacak ya da hep böyle ayrı gayrı mı olucaz diye.Bir gün topladım cesaretimi ve geçtim ayna'nın karşısına, yüzleştim kendimle.Binbir türlü soru sordum ama cevaplarını hep duymak istediğim gibi yanıtladım.Korktum doğrularla yüzleşmekten, seni gerçekten kaybetmeye hiç hazır değildim.Her defasında bir şekilde yazmak istedim sana ama olmadı denedim ama yapamadım.Uzaklaştırıyorsun beni kendinden, her gün gitgide kopuyoruz birbirimizden.Hiç mi acımıyor canın benim gibi?Hiç mi özlemiyor bedenin beni?
Evrende ki her şey istersek bizimmiş gibi gelebilir ikimize, her şeyi kendimize çevirebiliriz belki de ama sen sadece kaçmak'tan yanasın peki neden?
Beni gerçekten unuttuğundan mı yoksa hayatın güzelliklerini başkalarıyla yaşamaktan yana olduğun için mi?
Ne yani sadece öylesine bir hikayemiydi bizim hikayemiz, sonu yok muydu?Ne yazık ki sana renkli, ışıltılı, eğlenceli gelen hiç bir şeyin içinde beni görmek istemedin belki de yakıştıramadın bana o kadar şaşayı.Aslında iyi yaptın be sevgili, kim bilir, senin istediğin hayatta olsaydım belki de seni üzen ben olurdum, sen bundan korktun da yok ettin beni ama boşa ben o kadar aciz değilim.Ben benim için iyi olanı seçerim...

31 Ağustos 2010 Salı

Mutluluk Koyarım Başlığını

Zorluk nedir sende öğrendim ben, imkansızlık nedir sende tattım.
Geçmişi bugüne getirmeyi çok istedim ama olmadı.Belkide olmaması bir isabetti hayatımda.Varlığın canımı yaktı, üzdü, mutlu etti.Sen gibi yani varlığında senin gibi dengesiz davrandı bedenime.Şimdilerde yok öyle aşklar, sadece çıkar ilişkileri.
Yazık bize ki çok güzel sonlanacak bir şeyi mahfettik, yazık sana ki beni kaybettin.
Etrafımda var elbet sevenlerim var elbet beni mutlu edebilecek kişiler ama neden sen neden bu kadar üzdüğün halde sensin kalbimde ki? Zor olduğun için mi? Ya da beni zamanında çok sevdin diye mi? Belki de hala seviyorsun ama gösteremiyorsun.Eğer öyleyse bu bizim bağlarımızı koparır sevgili uzaklaştırır beni senden, seni benden.

Yok olmak istiyorum bazen yok olup gitmek.Öylesine yormuş ki hayat beni, yok olup belki yeniden doğmak istiyor ruhum.Bir bebek gibi, saf hiç bir kötülüğü görmemiş hiç bir acıyı tatmamış bir bebek gibi gelmek istiyorum yeniden hayata.Ne fark eder tekrar yorulmaz mıyım bu hayattan? Hayır yorulmam hatta hata bile yapmam.Neden mi? Gördüm, yaşadım, duydum bütün hayatın zorluklarını bir daha gelicek olsam bu hayata, bütün kirli olan her şeyden kaçar korurum kendimi ve bizi.Dert ne bilmem, göz yaşı ne hissetmem, acı ne çekmem, bunların hepsinden uzak tutarım benliğimi.Sadece bir yol çizerim kendime kendi kalemimle; sen ve ben, sadece mutluluk koyarım başlığını.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Sensizlik

Sardım seni kollarıma, rüya mı yoksa gerçek mi anlamadım ama sevindim
Dua ettim gerçek olsun diye sonra düşündüm, rüya olsa sonsuz olsa diye
Olur muydu sahi, kalır mıydın yanımda?Özlem koydum adına, ulaşılmaz koydum, el gibi uzaktı bana sevgilim zorluk kadar acı.Ne çok sevdim seni, ne çok ağladım gecelerce, bedenim, ruhum kalmadı, dayanamadı sensizliğe...

Gel kaçalım, gel bakmayalım arkamıza, dinlemeyelim kimseyi.Ardında beni bırakma biz bırakalım her şeyi, beraber yıkalım imkansızlıkları
Sence zaman geçicek mi?
Sence gelecek mi eski günlerimiz şuan ki zamanımıza?
Seviyorum, özlüyorum ve dayanamıyorum sensizliğe sevgilim.

25 Haziran 2010 Cuma

Unutmak

Yüzün beyaz, yanakların al al, dudakların kan kırmızısı, gözlerin siyah.Hayatın zorlukları çıkardı seni karşıma, o tarif ettiğim yüzün her dakika gözümün önünde.Sonumuz yok diye düşünürdüm olamayacak gibi gelirdi sanki hep yan yana olucaz zannederdim.Gittin, arzularım, hayallerim, umutlarımı yıktın ve gittin.Gittiğin günden bu yana, doğa'nın, gökyüzü'nün, deniz'in o güzel renklerini sadece siyah ve beyaz görür oldum.Ümitler bitmez, tükenmezdi benim için ta ki senin yokluğuna kadar.Zaman çok çabuk geçti, her şey bambaşka bir boyut aldı hayatımda.Senin yerini bir başakası aldı, ilk başlarda yerini tutamaz derdim ama tuttu ben onunla büyüdüm, meğer ne kadar ufakmışım o acı gibi gelen günlerde.Öğrenmek, büyümek ve zaman insanı değiştiren en önemli üç etkenmiş.Karşılaştık seninle devamlı, seni gördüğümde neler hissettim biliyor musun?Çocukluğumu bende yaşayabilmişim meğer...

23 Haziran 2010 Çarşamba

Mutluluk

Gündoğmuş sabah olmuş, yatığında yatarken ufak bir güneş girmiş odana.Açmışsın gözlerini ama kalkamamışsın o sıcacık yataktan, dakikalarca uzanmış en sonunda kalkmışsın.Yeni bir güne başlamak için hazırlanmışsındır.O gün içerisinde ne yaşayacaksın hiç bilemezsin, karşına neler çıkacak tahmin bile edemezsin.Evde ki işlerini hallettikten sonra dışarı çıkarsın, kuaför, kızlar buluşması vs...
Arkadaşların hiç planında yokken senide programlarına katarlar ve seni de sürüklerler peşlerinde, tamam der katılırsın onlara.Hiç ummadığın bir günde, hiç ummadığın bir saatte biri çıkar karşına, etkiler seni aklın darmadağın olur.O gece oraya iyi ki gitmişim dersin.Günler geçer o aklını allak bullak eden kişiyle zamanla konuşmaya başlarsın ama bir gün bir şey olur ve o mutluluğun tadı damağında kalır.Yok olur gider hayatından sebepsizce, belki vardır kendince bir sebebi ama sana yetecek bir sabep gibi değil sadece bahane gibi gelir.Mutluluğu yakaladım derken kayar gider ellerinden.Sonra geriye döner bir boşluk hissedersin kendinde ama o boşluk asıl seni mutlu eden şeydir bekide.İyi ki gitmiş hayatımdan dersin, iyi ki başlamamışız bir yeni maceraya çünkü eski olan her şey aslında daha da mutlu eder seni, bilirsin onu, bilirsin huyunu ve teşekkür edersin seni bırakıp giden herkese, onlar sayesinde öğrenirsin hayatı onlar sayesinde kopamazsın sana gerçek değeri veren insandan.

21 Haziran 2010 Pazartesi

Ruhun

Ruhun geldi bu gece bana, solar iken beni sen dirilttin ama bak tekrar öldüm dedi bana.O an sanki bütün yaşadıklarımız bir film şeridi gibi geldi geçti gözümün önünden, siyah beyaz bir film gibi...
Ruhun korkuttu beni, soğuk, solgun, ifadesiz bir şekilde dikilmiş bana bakıyordu.
Sordum neden geldin yanıma diye cevabın özledim oldu.Yaklaşık 3 saat yanımda kaldın, konuştuk, sustuk, ağladık.Özlem buna deniliyordu sanırım.Biliyorum ki bir daha gelmeyeceksin, biliyorum ki sana dokunamayacağım, tenini tenimde hissedemeyeceğim, işte özlem bu sadece ruhun olacak benimle.Ruhun her zaman ruhum da olacak ama bir o kadar da uzakta olucaksın bana.Özleme hasret kalmak neymiş bir daha asla merak etmeyeceğim, sen öğrettin bana, acı bir şeymiş bu merak duygusu.Ben sadece biliyorum ki o ruh bir daha o bedene giremeyecek, o dudaklar bir daha benim dudağıma deymeyecek.Ruhun etrafımda olacak biliyorum ama ben göremeyeceğim sevgilim o yüzden üzülme sana hoşgeldin diyemeyeceğim şimdi elveda sevgilim...

11 Haziran 2010 Cuma

Korkak

Evet özlüyorum seni ama neye yarar, kaybetmişim bir kere kazanmak sadece beni yorar.
Geçmiş hayalin karşıma, hesap soruyor bana, ne hakla ve hangi sıfatla?
Günlerce çok üşüdüm, çok ağladım, çok yıprandım.
Zarar gören sırf ben oldum sen ise sadece hayatı yaşamaya bakıyordun.
Bir bedeli olmalı diye düşündüm hep,
Oldu belki de, benim kendimce gördüğüm ve duyduğum şeyler sana acımama sebep oldu
Bunlar sadece benim gördüklerim, kim bilir daha ne acınacak haldesin...

Evet özlüyorum seni ama neye yarar, sen sadece hayatın o toz pembe tarafını görmek istedin.Hep kaçtın zorluklardan, engelleri aşmaktan, ne olurdu sanki elimi tutup her şeye birlikte göğüs germeye cesaretin olsaydı...Olmaz daha doğrusu olamaz çünkü sen dediğim gibi hayatın sadece toz pembe tarafını görüyorsun, belki de bir renge takılı kalmak değil bu, belki de sadece at gözlükleriyle bakıyorsundur hayata çünkü sen değil karşına çıkacaklardan kendinden bile korkuyorsun.

2 Haziran 2010 Çarşamba

Kızlar ve Erkekler

Kızlar arasında ne kadar da çok dedikodu yapılır.Bütün erkeklerin kızlar hakkındaki düşünceleri işleri güçleri dedikodu yapmak diye olur.Aslında erkeklerin biz kızlardan hiç bir farkı yok.Örneğin; bir kız ile bir erkek birbirinden hoşlanır,konuşamya başlanır zannedersin ki bir tek bunu yaşayan iki kişi biliyor fakat hem kız hem erekek çok'tan birilerine anlatmıştır bile.Ee bu şimdi dedikodu değilde ne?Erkeklerin yakın arkadaşlarına sadece sohbet amacıyla anlattığı şeyler mi yani?Hiç sanmam:)Kızlara bakarsak eğer daha masum daha eğlenceli bir şekilde konuşulur bu yaşananlar ama erkeklere dönersek onların amacı yeri geldiğinde çok ta farklı olabilir.!Çok kısa bir süre sonra yaz maceralarına başlanacak, kızlar ve erkekler ayrımı yine olacak, kimi kızlar daha çok evinde zaman geçirip gündüzleri dışarıda zaman geçirecekler kimi kızlarda sadece geceleri.Bazı gözüme çarpan kızlar oluyor etrafta ne yazık ne kadar acınacak haldeler, kendilerini erkeklerin gözünde çok önemli sanıp salına salına geziyorlar etrafta ama aslında o zannettikleri değerin bir o kadar tersi düşünülüyor onlar hakkında.Bazen kendi kızlığımdan utanıyorum böyle bir çevrede böyle bir ortamda olduğum için.Olmamak elde değil çünkü ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş onlarda kendi hatalarını kapamak için düzgün ortamlara damlıyorlar.Bunu neden mi anlattım çünkü artık gerçekten rahatsız oluyorum tabi ki gece çıkılabilir tabi ki dozunda bir takım şeyler yaşanabilir fakat her gece bir yerde boy göstermek her gece sarhoş olup başkasının kolundan başkasının koluna atlayan kızlar gözümü tırmalıyor.Hayat sadece aşk ya da para ya da macera olmamalı artık lütfen yaşınız gibi olun bu söylediklerim bazı erkekler içinde geçerli tabi ama onlar ne de olsa erkek o kadar göze çarpmıyorlar:)Biz kızlara söyledğim kendinizi erkeklerin hayatında oyuncak yerine koydurtmayın, bu herkesin kendi seçimi tabi ama gerçekten bir ayrım yapılırsa eğer kızlar mı erkekler mı daha güçlü diye ben şuan erkekler derim çünkü ''bazı'' kızlar bunu dememe maalesef sebep oluyor.Gerçi bahsettiğim ve rahatsız olduğum kızlarda olmazsa etrafta iyiler de yok olup gidebilir ondan gerçekten isteyip te bunu yapabilen doğru yolu bulur.

Umarım üstünlük değil eşitlik alır hakimiyeti...

1 Haziran 2010 Salı

Sevgi

Bebekken annen baban olur yanında
Belki abi belki abla
Ama herkes şanslı değildir benim kadar
Dünya ya geldiğim,gözlerimi açtığım an bir de dayım vardı yanımda

Dayı,söylenmesi çok kolay bir kelime
Ama herşeyini hiç şüphesiz hiç düşünmeden paylaştığın bir dayı ya sahip olmak zor
Bir baba gibi bir abi gibi bir kardeş gibi
Dünya ya bir kez daha gelsem yine seni seçerdim

Kimse bilemez nasıl bir dayı olduğunu benden ve abimden başka
Bebekliğimizden beri hep yanımızda olman,biz üzüldüğümüzde seninde üzülmen
Biz sevindiğimizde senin de sevinmen

Dayı,söylenmesi çok kolay bir kelime
Ama sana sahip olmak çok zor,seni çok seviyorum...

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Hayat ve Zaman

Zaman ne çabuk geçiyor, ne kadar acı ve neşe dolu şeyler yaşatıyor insana.Her istediğinde görebildiğin, sesini duyabildiğin insanlar silinip gidiyorlar hayatından.Bencil, acımasız, sadece mutsuz yüzünü gösteriyor zaman günler geçtikçe.Hani dersin ya ne kadar iki yüzlüymüş diye, tıpkı öyle ne zaman ne yapıcağı belli olamayan sana hep güzellikleri gösterdiğini sandığın hayat bir anda seni paramparça yapıyor.

Onun haberlerini başkalarından alıp seviniyor kimi zaman da üzülüyorsun.Evet çok garip geliyor, evinin önünden geçiyor onu arıyamıyorsun.Onu uzaktan görüp, koşa koşa boynuna atlayamıyorsun.Özlem tadılması gereken bir duygu kimi zaman ama buna hazır olmak bir o kadar da güç...
Kokular duyuyor, fotoğraflar görüyor, beraber geçtiğin yerlerden şimdi tek geçiyorsun, yaşadıkların onunlayken güzel anılar olarak gibi geliyor fakat yanında olmadığını anlayınca o anılar sadece yaş döktürüyor gözlerden.Layık olmaya çalışırsın her zaman, ona adarsın kendini, hayatın onsuz devam edemez gibi gelir sana ama içten içe de bilirsin ki hayat var ve devam ediyor, bunu kabullenmek elbet zordur, alışıyor, özlemiyor ve düşünüyorsun zaman geçtikçe.Düşünüyor ve kendi kendine cevap veriyorsun; sanırım acılar ve yaralar, günler akıp gittikçe kapanıyor, bir merhem gibi iyileştiriyor.

Yaşadıklarını, hayatında olan bütün güzellikleri ve zorlukları onunla aşmışsındır belki ama o eller, ellerinden kayıp gittiğinde o zorlukları ve güzellikleri sadece tek başına aşıyor ve üstesinden geliyorsun...

Hayat bencil, sadece kendini düşünenler bu hayatta mutlu olabilirler ve siz de onlardan biriyseniz eğer size mutluluklar...

25 Mayıs 2010 Salı

O Boşluk

Her zaman bir su gibi ihtiyaç duyarsın aşk'a, tam buldum derken kayıp gider ellerinden
Gözlerin başka gözlere bakmak ister, ellerin başka eller tutmak ister
O gözler o eller sadece tek bir kişiye ait sanarsın.Öyle midir peki? Sence onlar hayatından yok olursa bir daha olmaz mı yenisi?
Olur, hemde hiç beklemediğin bir anda hiç ummadığın bir zamanda olur
Tam göz yaşları dökerken biri gelir güldürür yüzünü
İşte o kişi hayatının en önemli insanı olmalı aslında
Sen ağlarken güldürüyorsa yüzünü, sen üşürken ısıtıyorsa bir bakışıyla içini, sen tam düşerken kaldırıyorsa seni yerden işte o asıl o seni sevendir...
Belki senin bir hissin yoktur ona karşı ama şans vermelisin çünkü o şans onun hakkı
Seni senden kıskanan, sana gözü gibi bakan, sana içi titreyen seviyordur seni ve o hak ediyordur kalbinin en güzel yerini.

Hayatında ki o boşluğu senin sevdiğine değil, seni sevene ver...

Laf Aramızda;)

Konuşur konuşur dururuz, sır deriz bir kişiye açarız içimizi ama bir bakarız bin kişi öğrenmiş.Laf aramızda diyerek başlarız sır zannettiğimiz cümlelere aslında o "hepimizin arasında" olmalı, çünkü sadece bir kişide kaldığını ben daha hiiç görmedim!En iyi arkadaş zannedersin bir bakarsın diğer insanlarında en iyi arkadaşı, anlam veremezsin ilk başta, sonra anlarsın ki sen tek değilsin o kişi için.Seni özel kılan tek kişi vardır hayatta biri ailen diğeri ise meçhul.Laf aramızda sözünü sadece seni özel kılana söylemeliyiz aslında, bile bile neden kendimizi dillere düşürelim ki.İşte biz insan denen varlıklar sanıırm biraz safız neden mi?Ee çünkü her seferinde aynı son ile sonuçlanan kötü şeyleri hiç ders almadan tekrarlıyoruz da ondan:)Komik geliyor düşününce, gözlerini kapa ve hayal et sana her seferinde sır diye "laf aramızda" diye açıklanıp söylenen her cümleyi sen tabi ki diyerek dinliyor ama o konuşmanın üzerinden 5 dakika geçmeden başkasına anlatıyorsun, ne kadar saçma halbuki kimene başkasının veya senin yaşadıklarından.Sır, sır olarak kalmalı!!Bence yaşadıklarını sadece senin bilmen kadar güzel birşey yok, çoğu insan meraklı gözlerle sana bakarken sen sadece tebessüm edip geçiyorsun onların ise içlerinde kalıyor.Ne konuştular acaba diye çırpınıp duruyorken onu sadece sen ve yaşadığın insan biliyor.Peki sizce de bu sır mı yani sadece senin ve yaşadığın kişinin bilmesi??"Laf Aramızda" ama bence değil:):)

Aşk Tarifi

Hiç kimsede olamayan aşk sizin olsun istersiniz, her zaman yanınızda olsun her zaman size destek çıksın istersiniz.Aslında o kadar da kolay değildir ilişkiler mutlaka ufakta olsa bir tartışma çıkar, sık sık olmasa da, ara sıra çıkar.Tıpkı yemek yaparken beceremeyip elinize, yüzünüze bulaştırır gibi tıpkı çilekli pasta kapıp tadının muhteşem olduğunu zannedip ama bir o kadar kötü olduğunu bilmek gibi...
Her şey mutlaka bir aksilik çıkarmak zorunda mıdır sanki?Ne olursa olsun ne kadar aksilik çıkarırsa çıkarsın ondan vazgeçemezsiniz.Kavga edip dudağına yapışmak gibi, çok güzel yemekler yapıp yakmak gibi:)İlla bir acı tat vermek zorundayız gibi hissediyoruz kendimizi.Zamanla aşkı da yemek yapmayı da öğrenirsiniz fakat dediğim gibi öğrenmek yetmez onu sürdürmelisiniz de.Evet belki başaramayınca bir daha hiç yapmak istemiyorsunuz geri dönmek istemiyorsunuz ama bu bir sebep değil daima hırslı ve lider ruhlu olmalısınız anca öyle geri kazanırsınız.Güzel yemek yapın güzel aşk'a sahip olun, güzel sofra hazırlayın güzel ve asil giyinin, güzel bir şarap için güzel bir gece geçirin...;);)

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Geçmişi Gelecek Yapmak Bizim Elimizde

Ne tuhaftır yaşanan günler, ne çabuk bitiyor güzel olan, kötü olan her şey.Gelecek bize ne gösterir ne getirir bilemeyiz ama geçmişte yaşadığımız hatalar var ise eğer bunlardan bir ders alarak devam etmeliyiz bizi bekleyen günlere.Peki oluyor mu bu?Bazen evet, bazen hayır... söz verip tutamamak gibi, ağlayıp gülmek gibi, koşup yürümek gibi...Yaşadığımız bütün olayların bir zıttı var elbet tıpkı geçmişin gelecek olacağı gibi.Geçmişe mazi derler doğru ama bir detayı bana göre atlıyoruz ne mi?Zamanla unutuluyor belki hatırlanmak istemeyen olaylar, acısı geçiyor ama ne olursa olsun, ne kadar dibe gömmeye çalışırsak çalışalım yinede hep bir iz kalıyor...Geçmişi gelecek yapmak sadece bize ve hayatın akışına bağlı, elimizde olan her şeye biz kendimiz sahibiz bu yüzden elimizde olan o tabuları ancak bizler istediğimiz yerlere koyabiliriz...

23 Mayıs 2010 Pazar

Gün Geldi

Hayat bir kitap gibidir, sen yazarsın o kitabı
İster hüzün, göz yaşı ister mutlu, gamzeli gülücükler
Gün gelir adını koyamazsın romanının
Aşk mıdır yoksa sadece bir gönül eğlencesi mi bilemezsin

Kitabı çevirirken her defasında ellerin titrer
Sanki kitlenir vücudun kalırsın öyle
Bir karar vermek zorundasındır ama yolunu çizmemişsen bu seni korkutur
Karamsar karamsar oturur yerinde, başını öne eğmiş beklersin sevdiğini

Gözlerin yolda, kulakların kapı zilinde sabırsız bir çocuk gibi bekler onu
Bazen gelir bazen ise gelmez
Kitabın başına dönersin tekrardan, sayfalar geri geri çevrilir, nerde kalmıştın unutursun
Aslında unutmazsın sadece avutursun kendini gelmedi diye
Belki gelseydi sayfaları geri değil ileri çevirecektin

Başa döndüğün de adımları daha sağlam atman gerektiğini anlar ve tekrardan başlarsın romanına
Bu sefer ortalara geldiğinde devamını görmek ister gözlerin
Sağlam, mantıklı, duyarlı, düşünceli ve kararlı attığın için adımlarını
Gelmiştir beklediğin gün, gelmiştir ellerinde mis kokulu lale'lerle...

Hayatı biz yönetiyoruz

İlişkilere bakıp göz geçirdiğimde hiç bir sonuç elde edemiyorum.Her son ya mutlu ya da kötü bitiyor fakat bunlar yaşanırken kendimizden emin kararlarla mı hareket ediyoruz yoksa yaşananların akışına kapılıp mecburiyetten mi?

Ben bu soruyu kendime sordum ve şu cevaba vardım; biz insanlar gerçekten bir şeylerin değerini bilemeyen, güzel ama küçük sürprizlerden mutlu olamayan bir milletiz.Her zaman bu son der ama noktasını koyamayız, bir şey isteriz bir yenisi çıkar elimizdekinin değerini anlayamaz yenilere odaklanırız.Bence ilişkilerde tıpkı bu varlıklar gibi işgal ediyor hayatımızı ne yazıktır ki insanlık artık değer kazanmıyor.Örneğin bir erkek bir kızı beğenip kafasına takıyor, sürekli onu düşünüyor ve peşinden koşuyor, zamanla kız ile bir iletişim haline geçiliyor ve bir takım pürüzler çıkıyor ortaya ne gibi mi? Kızın elleri kötü, kızın boyu kısa vs...Ya da dört dörtlük bir kız fakat o sana mükemmel görünen kıza ulaşıp bir kaç zaman zarfını onunla geçirdikten sonra o da diğerleri gibi önemsiz oluyor ve bir yeni bir başka heves giriyor akıllara...Bu kadınlar içinde böyle belki ama en azından bazı kadınlar kolay silemiyor.Güzel ve unutulmaz anlar yaşanıyor sevdiğin adam ya da kadınla ve sonunda ya evlilik ya ayrılık ne acı ki %70 ayrılık oluyor.Sıkılmış ve bunalmış oluyorsun, dağılıyor sen eski senliğinden çıkıyorsun bambaşka biri sanki ruhunda ki, peki ya sonunda ne oluyor nereye kadar yaşıyorsun dilediğin gibi özgürce?Evet bir sınır bir sınır mutlaka var ve sen o sınıra geldiğinde geriye dönmek istiyorsun kimi zaman ama çok geç olmuş oluyor bir bakıyorsun eski aşkın başkasıyla evlenmiş hatta belki çoluk çocuk sahibi, sadece üzülüyor ve pişmanlık duygusu kaplıyor bedenini, neye yarar?

Sadece içinde kalmış bir takım hevesler çok geç olmadan yaşanmalı, yaşanmalı ki döünüşü olabilsin eskiye...An'ımızın, yaşadıklarımızın sevdiklerimizin ve değer verdiklerimizi kaybetmemek bu kadar zor olmamalı.Elinde ki taşın değerini bil diğer taşlar sadece uzaktan baksın sana...Ne zor değil mi kimsenin kendisine bu kadar güveni ve cesareti yok çünkü insanlar kendine değer vermiyor ki karşısındakine versin...!

Çelişki

Hayat ne garip, bir öyle bir böyle
Mutluyken mutsuz olursun bir an da
Gülerken göz yaşı dökersin zamanla

Dünya'ya yeni gelen bir bebek bile anlar bunu
Ağlayarak açar gözlerini
Hamile olduğunu öğrenen bir kadın da hem sevinir hem korkar çoğu zaman
Bir gün bir bakmışız 50 yaşına gelmişiz

Ne çabuk geçmiş zaman
Geriye dönüp baktığımızda, gözlerimizin önünden geçer hayatımız
Ne kadar çok yol kat etmişiz

Meğer ne çok hatalarımız olmuş
Ne kadar basit şeyler için yaş dökmüşüz onca zaman
Şimdi böyle düşünüyoruz, düşünüyoruz ama yarın yine ağlayabiliriz
Bunun adı sanırım hayat ve hayat sadece çelişkiler üzerine kurulu, bunu yıkmakta ne yazık ki bize bağlı değil....

İhtimaller

Göz yaşım oldun
Sevincim oldun
Elimi tutan hep sen oldun
Nefesini hissettiğim bir senin adın oldu

Ne çabuk geçti yaşanmış onca yıl
Ne çabuk geçmiş acısıyla tatlısıyla yıllar
Tuhaf buluyor herkes bu yaşadıklarımı
Ne aşkmış diyorlar

Gözler hep üstümüzde oldu
Hep sevdiler bizi
Hep birlikte görmek istediler ikimizi
Olmaz değil olurdu elbet ama biz doğruyu bulamadık

Hayatım seninle son bulacak zannederdim
Ellerim senin avuçlarının içinde
Gözlerim senin gözlerinde
Dudaklarım senin dudaklarında
Nefesim senin nefesinde son bulacak zannederdim...

Revna Emil

21 Mayıs 2010 Cuma

Gündoğarken

Ne dertli uyuruz kimi gece, ne çok ağlarız, sabah olsun da bütün acılar unutulsun isteriz.Yaşadığımız bu hayatta ne kadar çok geçirdiğimiz kötü geceler vardır ve elbet bu kötü hatırlanan gecelerin unutulmaz bir de anısı vardır.Gündoğmuş sabah olmuş neye yarar?Acıların ve mutlulukların unutulması için tek bir çare var, nefessiz kalmak...Gündoğmadan neler doğar der insan oğlu, aslında çok güzel ve ince bir laf, evet bazen görmek istediklerimizi gece'nin o korkutucu karanlığında göremeyiz ama gündoğduğu an anlarız neler yaşanmış.Ne aşklar bitti belki de o gecelerde, ne masum insanlar can verdi, minicik, hayatın çilesini çekmek zorunda kalan minik elli bebekler doğdu belki de...Sadece mutluluklar unutulmaz gündoğumundan sonra ama kötü yaşanmış şeylerin hep üstü kapanmak ister sanki hiç yaşanmamış gibi...

Gündoğmuş sabah olmuş ve herkes birer melek olmuş adeta, aydınlık bir gökyüzü kimsenin kişiliğini ya da yaşadıklarını değiştiremez...
Herkese merhaba:)
Kalemime döktüğüm ve döküceğim yazılarımı sizlerin huzurunda paylaşmak hep arzumdu, sanırım kendime yeni güvenim geldi ve bu yola baş koydum umarım sizde keyifle okur keyifle yorumlarınızı paylaşırsınız:)

Eskiden Olsa...

Dönüp baktım eski aşklara, ne de güzelmiş
Bir film şeridi gibi geçti gözümden dinlediklerim, bende izledim
Nerde şimdi o aşklar, nerde o mücadele dolu gerçek sevgiler
Ne zorlukların üstesinden gelinirmiş meğer, sevdiğine kavuşabilmek için

Şimdi nasıl peki? Sadece yalanlar üzerine kurulu
Seni seviyorum derler hep kendilerini affettirmek için
Peki nerde şimdi seni seven adam, ne çabuk bitti öyle koskoca aşk, sevgi, saygı
Artık kime inanıcaz sevdiğimizi de kaybettikten sonra

Leyla ile Mecnun gibi Şirin ile Ferhat gibi
Yok artık yok öyle aşklar
Ararsın açmaz halbuki eskiden ne zormuş insanların iletişim kurması
Neler yapılırmış bir mektup bir telgraf yollamak için

Zoru sevdiğimizden midir, sevdiğimize ulaşamamak
Kolay gelen güzel anlar çekmez mi ilgimizi
Aslında hayat ne kadar kısa, hiç değmez ağlamaya
Hiç kimse üzülmesin isterim, herkes sevsin, herkes gülsün yaş olmasın gözlerde
Çok mu şey istemiş olurum?